24 Nisan 2009 Cuma

böyle yorum olmaz olsun

I saw the sun!! Yani güneşi gördüm. Filmde güneşi sıkça görüyoruz, ama iki kez güneş gözümüze sokuluyor, filmin diğer unsurları gibi.. Mahsun Kırmızıgül'ün boranlarının anası Mahsun'a bir erkek çocuk verince ve berfinimiz- travesti boy, ölünce, o da güneşi gördüğü an berfin çiçeğinin ölmesi hesabı. Öncesinde de mükemmel bir replik; Ramo abey, Mamo abey, biliyorum beni vuracaksıiz, ama öbür dünyada allahın karşısına çıktığımda ona tek bir soru soraceam, beni neden kadın yaratmadın diyeceam!! Vursana beni abey, ben kadınım abey, anlamadın mı, kadınım ben abey!! Filmin kesinlikle en etkileyici sahnesiydi.. Kesinlikle, belki de tek etkileyici sahneydi. Ha, unutmadan, o kız aslında özürlü değilmiş, o da mükemmel bir iş çıkardı özürlü rolünde, ama o kızın psikolojisini etkilemez mi ilerde böyle bir rolü yapmak..
Yorumlara gelince, güneşi gördüm filminin resmi internet sitesinde yorumlara yer verilmiş ve hepsi filmi göklere çıkarmış. Şimdi yorumlar:

1- Ali Abaday / Taraf
Mahsun Kırmızıgül'ün konusu ve cesur anlatımıyla konuşulan filmi Güneşi Gördüm, oyuncu performansı ve görüntü yönetimiyle dikkat çeken bir yapım. 25 yıllık bir soruna, kardeş kavgasına yaklaşımı oldukça ilgi çekici.
Hikâyedeki gerçekçiliği, iki tarafa eşit uzaklığı, özellikle devlet ana ile devlet baba arasındaki farkı ortaya koyuşuyla izlenebilir.

İki tarafa eşit uzaklığı iyi mi yoksa kötü mü_? Korktuğu için yapmıyor mu bu adam bunu? Kimsenin tepkisini çekmemek için eşit uzaklıkta kalmaya çalışıyor. Bizse onun eşit uzaklıkta kalmasını izlenebilirlik açısından bir artı olarak görmeliyiz öyle mi?? Ali Abaday sırf yorum olsun diye yorum yapmış bence. Eşit uzaklıkta kalma durumunu teşhis edebilmesine bile şaştım açıkçası... Ortada bir dünya savaşı ya da soğuk savaş olsa, Mahsun Kırmızıgül'ün yaptığı gibi heryere eşit uzaklıkta kalsak anlarım ama bunlar Mahsun Kırmızıgül için kişisel meseleler, bizim içinse çok hassas konular. Ya hiç açmayacaksın, açtıysan da tepkini koyacaksın, yoksa adama dönek derler, yaptığına da sözde film derler Mahsun. Ama memlekette milyonlarca okura ulaşan insanlar bu yorumu yaparsa Mahsun kendini sinemacı, daha da ötesi, bir fikir adamı zannetmeye devam eder, bu korkak haliyle... Devlet Ana ile Devlet Baba ne demek ya?? Mahsun aptal bi fark ortaya koymuş bu iki kavram arasında ve neymiş, allah devlet anadan razı olsun da devlet baba'ya yazıklar olsun. Ya ucuz terimler yaratmayın. Ama kafalar bu kadar çalışıyor, yapacak bişey yok.. Sözde yorumcular da filmin güzel yanı olarak bu farkın ortaya koyuluşunu önümüze sunuyor.

2-Adem Yavuz Arslan / Bugün
Mahsun Kırmızıgül, Güneşi Gördüm filmiyle kendini aştı . Senaryo, oyunculuk, film müzikleri.
Hepsi olmuş. Birbirine geçmiş onlarca konuyu tamamen kişisel hikayelerin üzerine yıkarak başarılı bir iş çıkarmış.

Ahaha, film müzikleri "yüzüklerin efendisi" gibi yapmış filmi. Senaryoda olan şey ne, biri bana açıklayabilirse çok sevinirim, adam ne bulursa katmış, gerçek bir hikayeden alınma olduğuna da hiç ama hiç inanmıyorum. Ne lan bu!! Ama Adem Arslan'a bir noktada katılıyorum, başarılı bir iş birbirine geçmiş onca konu olması.. Film yaptığını unutup aptalca bir şeyler ortaya çıkarmış Mahseeeeeeeeeeeeeeeeeuuuunnnnnn.. Lele mahsunnn...

3-Hıncal Uluç / Sabah
Bir kamera kullanışı var ki, Mahsun'un doyamıyorsunuz.. Bu nasıl güzelliktir.. Dağlarda.. Trende.. şurup gibi bir anlatım, nasıl şiirsel, tablo gibi görüntülerle avcunun içine alıyor seyirciyi, müthiş.. Öyle unutulmaz sahneler var ki.. Müzik iyi.. Sonuç.. Charlie Chaplin olmak kolay değil. Yaz, yönet, müzikle, oyna.. Zor iş.. Sinema tarihinde başaran çok az isim var..

Charlie Chaplin mi?? Güneydoğunun Şarlosu!! Unutulmaz bir tek sahne var, o da galata köprüsündeki cesur sahne. Ben Hıncal Uluç'a şaştım kaldım, adamı resmen auteur yönetmen sınıfına oturttu. Mahsun dediğimiz adam ezik bir adamdır, zor şartlarda yetiştiğini kabul edelim ama Mahsun'un böyle bir film çekmesi için tekrar onun hayatına dönmemiz gerekir. Güneydoğuda ezildikten sonra İstanbul'da okul okumaya gelir, muhtemelen adaptasyon konusunda hala sıkıntı çekiyordur, sonra o iğrenç sesi sayesinde insanlar tarafından ciddiye alınır, saygı görür ve paraya para demez. Bunların ışığında eline film çekme fırsatı geçer, der ki ne yapayım, ne anlatayım, kendi hayatını, aşina olduğu şeyleri anlatmaya karar verir ama senaryosunda bu anlatacaklarının dozunu kaçırır, herşeyden kısa kısa bahseder, ki bu durum filmi belgesele, otobiyografiye dönüştürür. Bu konuları açmaya götü yer, ama taraf tutmaya yemez, çünkü eskiden acı çekse de şu anda kafası rahattır, yırtmıştır. Para içinde yaşar, saygı görür mahseeeeeeyyyyyyyy, kıro mahsey.. Sen Charlie Chaplin'in yanından bile geçemezsin Mahsey, benzetilemezsin bile lele mahsuney.

4- Mehmet Barlas/ Sabah
Güneşi Gördüm filmini mutlaka görmelisiniz. Sonra da benim gibi yapın ve Mahsun Kımızıgül'ü kutlayın. "Güneşi Gördüm" 8 Oskar alan Slumdog Millionaire'dekinden daha çarpıcı ve daha can alıcı.

Aptalca bir yorum daha, işte karşınızda.. Slumdog Millionaire'de ortada bir konu yokken, ünlü oyuncu yokken o Danny Boyle denen dahi adam ortaya süper bir film çıkarır. Mahsun ise yaşadığı tonla şeyi sıçıp sıvayıp önümüze koyar. Sonra da yorumcuların ortak kanısı çarpıcı, cesur, can alıcı.. İnsanların seni cesur bulmasına aldanma Mahsun, beğendikleri anlamına gelmez bu. Bir de, bu ağır konuları göz önüne getirdi ne oldu, ortada bir hareket yok ki.. Madem filmi yaptın, ardından bir proje ile destekle filmini, doğuya yardım ettir, imza kampanyaları düzenle, yok.. Milyonlarının keyfini sür, üniversiteli kızlarla çıkmaya devam et Mahsey.

Sinema filmi olarak anılmasa ben de söyleyecek birkaç güzel cümle bulabilirdim ama, bana en çok dokunan şey bu adamın bir sinema üstadı ve süper yönetmen olarak adlandırılması.. Şasıyorum.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder